Seyseller adasinda zamanlardan bir zaman...

Gordukleri artik fazla gelen fotograf makinasinin kapagi kendini Hint Okyanusunun, buldugu ne varsa icine ceken sularina birakip gozden kayboldu…

16/06/2006
Londra


herkes kendine ermis,

herkes kendince dervisti…

masallarin sonunu kimselerin begenmedigi zamanlardi…

maskeyi dusuren “kotu adam”

maskesi dusen “kahraman”di…

dogu masali

17/12/2006
Doha-Katar

Insanlar birbirlerinin hayatlarina dokundukca hayat guzellesecek…
Karmaya,ilahi adalete inanmamak icin cevremizde olup bitenlere ve yasadiklarimiza duyularimizi kapatmis yada korlesmis olmamiz gerekiyor.
Hayat bana guzel tesadufler getirmeye devam ediyor.
Dusunce gucum oylesine yogun ki dusundugum onume geliyor sanki..bazen kucucuk bir detay yada kocaman bir degisim…

Beynimizde “resimlemekten”,hayal kurmaktan doguyor hersey…
Zaman-mekan-insan akisin icine girdiyse “o sey” –artik her ne istediysek-oluyor…

Buna ister kismet diyelim,ister dusunce gucu…bir guce,evrendeki bu inanilmaz enerjiye inanan herkes ortak bir noktada:iste “burada” bulusuyor…

Insan isterse ruh yoldaslarini bile hayatina cekebiliyor…kucuk kivilcimlar cakiyor bazen sanki havada,iste o an bir soz soyleniyor,bir sey ortaya cikiveriyor,bir haber geliyor…yada bekledigin “isaret”…

Yol arkadaslarimdan Deniz,birseyi cok istemenin o seyi” hayatina getirdigini bir kez daha hatirlatti…

Duyulari,duygulari,hayalgucleri,sezgileri acik,dunyayi kavramaya calisan,dunyayla yogrulan,yargilamayan ve motive eden insanlara ihtiyacimiz var hayatta…Deniz iste bu insanlardan biri…

Ve biz,3 sene 4 ay sonra,Turkiye disinda hayatlarimiz bambaska yerlerde akip gidedursun hayattan bir 3 gun caldik coskuyla…
Hic aklimiza gelmeyecek bir “col sehrinde”,hayatlarimiza bir “ara”verip,o “ara”da cok cene calip,cok eglenip,bize ait olmayan ama bir yandan da kendimizi ait hissettigimiz “o yerde”,bir dogu masalinin icinden gectik…

Sehir icimize,biz sehire isledik…

az gittim uz gittim...

05/12/2006

Zaman:

Turkiye’de:00:30

Katar’da:01:30

Ve Banglades’te:04:30…

Cok degil 1-2 saate ben uykuya ancak dalmisken sehrin kaosunun sesi 12. kattaki odama ulasir.Simdi boyle sessiz gorundugune aldanmamak gerek.Korna sesleri,eksoz gurultuleri,insan kalabaliginin kovan viziltisi gokyuzune yukselecek gun baslar baslamaz…

Sehirleri gece sever,sehirlerden gece urker ve sehirlerle gece konusuruz…

Camdan baktigimda gordugum kapkaranlik Daka sokaklari..

Otelin kahvalti salonu,-sabah yan masamda kahvalti eden ve burada ne amacla bulunduklarini cok ta merak ettigim 2 Avrupali kadin-,odanin hos isigi,cok kanalli televizyon ve internet baglantisi Daka sokaklarindan o kadar uzakta ki camdan su an gordugum karanlik gecenin dekor olduguna yemin edebilirim.

Fakirligin ve kalabalik,bakimsiz sokaklarin arasinda kendimi izole edilmis bir siginakta gibi hissediyorum…

Dunyanin en unutulmus kalabaliklarinin oldugu yerlerden birinde bu otel odasinda bir uyuyup bir uyanarak,televizyonda bir o kanala bir bu kanala gecerek,arada yanimda getirmis oldugum filmleri izleyerek,sanal dunyada arkadaslarimla konusarak gecenin icinden biryerlere sesleniyorum,kendi hayatimi bu kucucuk odaya tasiyorim…

Herseyden kaciyor,herseye daha cok yaklasiyorum…

&&&

Ne zaman baska bir ulkede yazmaya baslasam bir kahine donustum…

Uzaklasinca kendi hayatimi gordum…Iceriden sinirlar gorulemiyordu,disaridan baktim ben de..apacaik ortadaydilar,oradaydilar…

Kaldigim sehirler,otel odalari,gezdigim sokaklar sanki hep birseyler soyledi bana..ben de sustum dinledim..bu yuzden genelde yalniz kalmayi sectim…iki kisi konusunca,iki kisi bakinca,iki kisi yanyana yuruyunce sehir benimle konusmaz..boyle bildim,oyle sezdim…

Tek basimayim sandigim her sehirde rehberim yine sehrin kendisiydi..beni her zaman “olmam” gereken yerlere yonlendirdi usulca…ben de her gittigim yere “derinliklerimi”tasidim usulca…

O yuzden bavulum agir,icim hafifti…

Donerken bavulum da hafifledi sanki.Her gittigim yere bir agirligimi biraktim.Sonra bir baktim yuklerimden kurtulmusum…

Sehirlere hep sirrimi verdim,benim sirrim olmaz pek ama hadi vardi diyelim…Anlati bu ya,”sir-siz”olmaz..

Sehirler de –haklarini yememek gerek-hep iyi bir dinleyici oldular…

Adimlarimda kararlarim,kararsizliklarim,basimi koydugum yastiklarda,bindigim trenlerde,yemek yedigim restoranlarda hep kalabaliklarim vardi…

Insanlari konusturdum,ben sustum kafamda…

Ben konustum,sehir sustu ben konusunca…

Iste boyle az gittim uz gittim,bulutlarla arkadaslik ettim…Dondum arkama bir baktim ki bir arpa boyu yol gittim…